19 Ocak 2011 Çarşamba

BEYRUTH "DOĞU'NUN LİMANI"






Beşir'le Vals filminden sonra gitmek istediğim Doğu'nun Paris'i lakaplı şehre 1 saat 15 dk.süren uçak yolculuğundan sonra ayak bastım.Arap kökenli dedemin 1960'lı yıllarda Beyrut'da çektirdiği arka planında şehrin ışıltıları olan bir fotoğraftı imgelemimde bu şehir.1980'li yıllarda yaşadığı iç savaşda ajanların,silahlı örgütlerin sokaklarında tur attığı şehirdi.İçinden Amin Maalouf gibi bir yazar çıkarmış bir ülkenin başkenti Beyrut.Dağlardan kopup tüm dünyaya yayılan en güzel Akdeniz mutfağıydı bu şehir.Arapların en çoğa bölündüğü şehirdi.
Booking.com adlı siteden az yıldızlı, ucuz otel 'Ellyse Residence' şehrin en işlek bölgesi Hamra'da olduğundan uygun bir seçenekti.Sabah kahvaltısı şimdiye kadar yediğim en güzel kahvaltılardan biriydi.Süzme yoğurdun içine yerleştirilen zeytinyağının tadı lavaşa benzer ekmekle bandıra bandıra yemek çok leziz ve hafifdi.Zaten Arap mutfağının en Akdenizli olanı Lübnan mutfağı, insanların niye sağlıklı göründüklerine şaşmamak gerekiyor sabah akşam 'Fettuş'denen marul salatasından ve benzeri salatalardan yiyorlar.
Yağmurda şehir boşalıyor tüm şehir size ait oluyor.'Beyruth Soaks' adıyla yeni açılan alışveriş merkezi şehrin tam göbeğinde,içinde bulamayacağınız marka yok gibi birşey fakat fiyatlar Türkiye'den farklı değil.
Hariri Cami eski başkan Refik Hariri'nin öldürüldüğü yerde yapılmış mavi kubbeli caminin yanında eski bir kilise var,tadilatta.Arkasında ise Roma kalıntıları fakat kalıntılar sanki kaderine terk edilmiş bir görüntü oluşturuyor,müze değil,girişi çıkışı yok.Sadece uzaktan seyrediyorsunuz.
Hamra'daki Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin içindeki arkeoloji müzesi görülmeye değer,üniversite girişinde pasaportları emanete bırakıp misafir kartı alıp müzeyi ücretsiz gezebiliyorsunuz.Müzede Lübnan'ın arkeolojik tarihini izliyorsunuz.Üniversitede Fransızca yerini İngilizce'ye bırakıyor,öğrenciler aksansız konuşmaya özen gösteriyor.
Hariri Cami hizasında şehrin elçilikler bölgesinde tesadüfen bulduğumuz La Tabkha Restaurant (www.tabkha.com) imaj olarak Fransız restaurantlarına benzese de yemekler Lübnan yemekleri fiyatlarıda çok cazip,ayrıca Lübnan'da sigara yasağı yok, yemek sonrası sigara içmek için yer aramanıza da gerek yok.Lübnan halkı zamanında birbirinden o kadar çok rahatsız olmuş ve faturasını ödemişki bu rahatsızlık kendini müthiş bir sabır ve anlayışa bırakmış.Amerikan Doları her yerde geçiyor parite 1 USD 1500 Lübnan Poundu.Hesaplar iki döviz cinsinden de geliyor.Fransızca ikinci dil ama garsonların çoğu İngilizce de biliyor.Fakat siz yinede ik üç kere tekrar edin yoksa bizim yaşadığımız gibi 2 saat yemek bekler sonra aşçı evine giderken yoluna bakarsınız.Lübnanlılarda da Akdeniz rahatlığı egemen.
Pigeon Island (güvercin adası ) şehrin sembolü ,karşısına geçip fotoğraf çektirmeden ayrılan Beyrut'a gidilmiş olunmuyor.Şehirde ulaşım yasal veya korsan taksilerle yapılıyor.Korsan taksicilik hiç yadırganmıyor,yepyeni jeepler veya lüks markalı araçlar bile korsan taksicilik yapıyor.Vergi çok düşük olduğundan dolayı heryerde lüks araç görmeniz mümkün hatta eski araç yok denecek kadar az.
Sahilde akşamları romlu kahve satan seyyar kahveci Abu Muhammed'den Akdeniz güneşi doğunun limanından batarken kahve içip,Beyrut ve Arap dünyası hakkında Muhammed'den politik ders alabilirsiniz.Çok sıcak kanlı bir adam Muhammed,eski sarı bir mercedesi var İlyas Salman'ı andırıyor.Havalimanına sizi çok ucuza götürebilir.
Şehrin sokaklarında dış cephesi Fransız taşından yapılmış eski binalar Akdeniz mimarisinin en güzel örneklerinden.Şehirde muazzam bir yeniden yapılanma mevcut heryer inşaat alanı sanki.Aralarda kurşun ve top delikleri olan eski binalar bu ülkede yaşanan vahşetin canlı tanıkları.
Harisa ve Baalbak gidilmesi görülmesi gereken yerler.Baalbak ünlü Bekaa vadisinde eski Roma şehriHarisa ise sahil köyü teleferikle çıkılıyor dağın tepesinde bir kilise var,gidenler hacı oluyor.