10 Ağustos 2009 Pazartesi

ÖLMEDEN ÖNCE:HOPA VE BRUGES















Ölmeden önce ziyaret edilmesi gereken yerler diye bir seyahat kitabı vardı diye hatırlıyorum.'Sonbahar' ve 'In Bruges' filmlerini izledikten sonra diyebilirimki ölmeden önce ya Belçika'nın ortaçağdan kalma ,kanallarla çevrili gotik kenti Bruges 'da veya Yusuf'un memleketi Artvin Hopa'da ölmeden bulunmak lazım.Mümkünse eğer illa öleceksek de bu şehirlerde ölelim.İki kahraman var birisi Yusuf yıllarca hapis yatmış ,gençliği hapishanelerde geçmiş,sonunda ölümcül hastalığa yakalandığı için tahliye edilerek evine gönderilen Yusuf.Diğeri Ray bir kiralık katil kazara çocuk öldürmüş ve bu yüzden katil patronu tarafından arkadaşına öldürtürülmeden Bruges'da tatile gönderilen intihar meyillisi Ray.
Sonbahar o kadar güzel vuruyorki Yusuf'un yayla evinin penceresinin karanlığından ,güneş tüm yaylayı sarıya boyuyor,yaylalar Yusuf'un kalan hayatının son durağı,yaylalar iniveriyor patika yoldan köy minibüsüyle bir bakıyorsun deniz çarşaf gibi olmuş,olmaz diyorsun burası Karadeniz.Dalgalar geliyor adamlar boyu Yusuf'un dalgalı saçlarını ıslatıyor,bulutlar kararıyor,yağmur yüzüne vuruyor Yusuf'un o temiz güzel yüzüne,Yusuf bir derviş edasıyla duruyor dalgalara karşı ,tamamen ıslak tamamen yapayalnız.
Ray Bruges'dan nefret ediyor sıkıcı buluyor nerdeyse tüm argolar Bruges'la başlıyor Bruges'la bitiyor .Ray bir çocuk katili bunun yüzünden olsa gerek Vietnamlıları severken Amerikalılardan nefret ediyor.Cücelerin intihar meyilli olduğunu bir yerlerde okuduğundan olsa gerek, sempati duyuyor cücelere her ne kadar tanıştığı cüce Amerikalı ve ırkçı olsada.Yeni bir hayat var mümkün mü Ray için Bruges'da?
Bir tarafda kanallar arasında sıkışmış gotik şehir Bruges ve etrafa yayılan klasik müzik bir tarafda hemşince laz müziği.Daim Yusuf Orti şarkısı eşliğinde Yusuf'un cenazesi,bir tarafdan Ray'in kurşun dolu bedenini götüren ambulans sesiyle bitiyor son saniyeler.Ve bize kalan tek soru: gerçekten ölüm var mı?Varsa ölmeden önce nerde ölmeye gitmeli?

2 Ağustos 2009 Pazar

Kalkan Patara:Gerçek Akdeniz Tatili









Bu yaz her yaz gibi devremülk kiralama yoluyla tatile gitmeye karar verdik,hem 15 gün ucuz tatil yapabilmek hem 5 yıldızlı otellerin sınırsız yeme,içme,aptal animasyon ve aktivite saçmalıklarını yaşamayacağınız bir ortamda saatlere takılmadan askeri kamp düzeni değilde özgür bir kamp havasına girebildiğiniz için seviyorum devremülkleri.Kalkan Patara'daki Clup Patara'da böyle bir devremülk;dağın yamacında Türkiye'nin en güzel koyunda ,çevreye zarar vermeden yapılan taraçalı evler ,bazıları küçük 1+1, bazıları villa boyutunda olan evlerde ikamet ediyorsunuz,karşınızda Kalkan koyu ,çiçekler,ağaçlar manzarayı engelleyebilsede yaydıkları çiçek kokusu harika.Burası uluslararası mimari ödülü almış bir yerleşke.4-5 metreyi bulan derinlikteki denizde balıklarla yüzebiliyor,havuz kenarında Norah Jones veya Frank Sinatra dinleyebiliyorsunuz.İngilizler ağırlıkta turist grubu,doğal güzellik ve sessiz bir tatil ortamı olduğu için holigan kılıklı İngilizler yerine daha mütevazi Jane Austen romanlarından fırlamış muhafazakar,Yorkshire İngilizcesi konuşan İngiliz aileleri var.Çocuklarınızın İngilizce pratik yapması için biraz sizin Akdeniz sıcaklığı göstermeniz gerekiyor haliyle bunlar İngiliz.Kalkan bozulmayan doğası ile de mükemmel yalnız taş ve kayalara dikkat etmiz gerekebilir her ne kadar ilaçlama yapılsada kaldığımız süre içersinde sundurmaya gelen davetsiz misafir akrep,kuyruğu dikleştirip kaçmasıyla beraber kendi korkusunu bize bıraktı.Kuyruğuna bir terlik darbesi alan akrebin kurumuş bedenini ise ertesi gün olay mahallinden fazla uzak olmayan bir yerde bulduk.Eşini o akşam bekledik ama gelen giden olmadı bir doğa efsanesiymiş meğer dedik.Telefonda olayı anlattığım annem ise 'artık eşler eskisi gibi değil diyerek bize biraz olsun moral verdi.2 günde bir evimizin temizlenmesi ,çarşafların değişmesi diğer çoğu devremülk sistemiyle çalışan yerlerde yok veya bu kadar sık değil,o bakımdan bir not vermem gerekse 10 üzerinden burası 8'i hak eder Club Patara.2 puanı geç gelen deniz servisinden (merdivenler dik olduğu için denize servis aracıyla iniyorsunuz) ve voleybol sahasında kaybolup da yerine gelmeyen topdan kırabilirim ancak.Tatil anlayışınız yılın yorgunluğunu şımararak atmak değilse burası size göre olabilir.Devremülk kiralamak çok basit ilanlara bakmanız yeterli sonra da parayı ödedikten sonra tesisi arayıp teyitleşiyorsunuz oldu bitti.
Kalkan'daki tekne turlarına da katılabilirsiniz kişi başı 35 TL olan turlara sabahdan çıkılıyor;Ziyaret edilen yerler:Yılan adası,Fare adası ve Çamur banyosu yapılan adını şimid hatırlayamadığım koya uğranılıyor, yemek müesseseden genelde belık veya tavuk yanında salata ve içecek.Çocuklara indirim yok Sahil Güvenlik bu konuda çık sıkı davranıyormuş kontrol ediyorlarmış fazla kişi varsa ceza yazdıkları için riski almıyor tekneciler.
Kalkan'ın merkezi Kaş'a benziyor ama sokakları biraz daha dik.Dükkanlar arasında cam işçiliği yapan dükkan favorimizdi.Fiyatlandırmalar çeşitli.Kalkan Koyu mavi bayraklı ve Türkiye'nin en güzel koylarından biri tatil için mükemmel bir alternatif.Tavsiye ederim.